Haber Merkezi
Tarımsal faaliyet yürüten çok sayıda örgütün olduğuna dikkat çeken Kaymakçı, “Ancak bunların ekonomide, üretim bazında, üretimin değerlendirilmesi konusundaki ağırlıkları son derece azdır. Yani bir örgütsüzlük vardır Türkiye’de. Türkiye’de toplam tarımsal ürünleri işleyen, kooperatiflerin payı en iyi yüzde 3 ya da 4. Dolayısıyla kooperatiflerin tarımsal üretimdeki payının artması lazım. Türkiye’de küçük ve orta ölçekteki aileler çiftçilik yapıyor. Kurtuluşumuz bunları desteklemekten geçiyor’’ ifadelerini kullandı.
“TARIMDA BİR ÇIKMAZ SÖZ KONUSU”
Prof. Dr. Tayfun Özkaya ise, “1980’li yılların sonuna kadar çiftçiler sattıkları ürünlerden bir traktör alabiliyorlardı, borçlarını ödeyebiliyorlardı. Şimdi ise üretim sonrasında çiftçiler zarar ediyorlar. Çiftçilerimizin içinde bulunduğu durum budur. Türkiye’nin tarım politikası değişti. Süt Enstitüsü ve Et ve Balık gibi kurumlar özelleşince, istediği fiyatı empoze edebiliyor. Aynı şekilde girdilerde de benzer problemler var. İlacı ve gübreyi üretenler istediği fiyatı çiftçilere dayatabiliyorlar’’ şeklinde konuştu. Tarımı desteklemenin önemine vurgu yapan Özkaya, belediyelerin pazarlamada destek olabileceği konuları, “Toplum destekli tarım grupları veya gıda grupları. Ekolojik kooperatifçilik ve köylü pazarları. Üreticilerin veya çiftçilerin internet satışlarına destek olmak. Kent bahçecilerinin satış yerleri ve pazarları. Belediyelerin doğrudan kooperatiflerden ürünler satın alması ve belediyelere bağlı’’ başlıklar şeklinde sıraladı.
“ÖRGÜTLENİRSEK SORUNLARI TEK TEK AŞARIZ”
Dr. Rıdvan Turan ise tarım ve kooperatifçilik konusuna değindi. Turan, “Türkiye’de çiftçinin yaş ortalaması 55. Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısında ciddi bir azalma var. Sigortalı çiftçi sayısında da azalma var. Gençlerin zaten baktıkları bir alan değil. Genç olup da çiftçilikle uğraşan, direnen gençleri görmek son derece keyif veriyor. Sorun nerde? Girdi maliyetlerini, para politikasını söyleyebiliriz. 26 milyon hektar tarım toprağımız var, 3 milyonunu 22 yılda kaybettik. İki tane Trakya ovası kadar alanı kaybettik. Her yıl Konya ovası kadar alana beton döküyoruz. Böylece tarım topraklarını kaybediyoruz. Hepsinden daha önemli sorun örgütsüzlüğümüzdür. Örgütlü olabilirsek, kooperatifler temelinde yan yana gelebilsek, bütün temel sorunları tek tek aşarız. Endüstriyel tekeller ve şirketleri bizi bölüyor, buna karşı yan yana gelelim, örgütlenelim ve nihai olarak da kooperatifler çatısı altında birbirimizin elini tutalım. Dünyada bundan daha fazla üreticiyi güçlendirecek, kazandıracak, mutlu edecek ikinci bir icat söz konusu değildir. O yüzden bugünden sonra belediyemizin de desteğiyle hepimiz yönümüzü kooperatiflere dönelim” dedi. Çalıştayın serbest kürsü bölümünde çiftçiler, üreticiler, kooperatif temsilcileri söz alarak görüşlerini aktardı. Darısekisi köyünden Ebru Kaptan organik tarımla uğraştığını, kendisini çok yalnız hissettiğini ve organik tarım yapmayan çiftçiler tarafından dışlandığını belirterek, “Kooperatifler kurulurken söz sahibi kimdir? Organik tarım mümkün mü?” sorusunu yöneltti. Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, çiftçinin sorusunu, “Çiftçimizin kendisini yalnız hissetmesine üzüldüm. Mersin Ziraat Odası yanında. Yalnız değilsiniz. Bizim de kalkınmamız, tarımdan para kazanmamız kooperatifleşme üzerinden olacak. Bunun örnekleri var. 3 yıllık bir kooperatifimiz Çağlarca köyünde üretilen 650 ton kivi kooperatifimiz üzerinden satıldı. 2 yıldır taban fiyatını belirliyor. Bu çok önemli bir şey’’ şeklinde yanıtladı.
KOOPERATİF DENEYİMLERİNİ ANLATTILAR
Çiftçi Hasan Aslan Nurdoğdu, “Tarımın 6 tane temel sorunu var. Planlama, toprak sorunu, suyla ilgili sorunlar, üreten insanların eğitimsizliği, ürünlerin hasadı ve en önemlisi fiyatlandırma” ifadelerini kullandı. Çağlarca Tarımsal Kooperatif Başkanı Nermin Korkmaz “Kooperatiflerde yönetim çok önemli. Köylünün kooperatifin arkasında durması da önemli” derken Mersinden Kadın Kooperatifi yöneticisi Necla Çavuş Bugay, “Yok olmaya yüz tutmuş tarımsal ürünlerin gündemde kalabilmesi için bazı girişimlerde bulunmak gerekiyor. Mersin’den Kadın Kooperatifinin kan portakalının coğrafi işaret tescilini aldık ve bayağı fark yarattı” dedi. Çiftçi Kerim Çekiç, “Tarım, tarım, tarım ama bir binanın da temeli olur. Temel sağlam olursa bina da sağlam olur. Şu anda Mersin’de en büyük sorun domuz sorunu. Neredeyse evimden çıkamayacağım domuzdan. Ama kimse dile getirmiyor” ifadelerini kullandı. Şahinpınarı Mahalle Muhtarı Ferhat Turan, “Üretmek güzel, alın teri güzel. Ama ürettiğin şeyin bir değeri yoksa, para kazanamamak en kötü şey. Sürekli zarar etmek nereye kadar gidecek” diye sorarken Alanyalı Mahalle Muhtarı Ahmet Duran Yelli, kooperatifleşmeleri durumunda ilaç ve gübreyi daha uygun fiyatlarla alabileceklerine dikkat çekti. Hayvancılıkla uğraşan veteriner hekim Ümit Çiftçi de “Büyüyen kentler sürekli gıda istiyor, tüketim istiyor. Üretim de bu tüketim de aynı paralelde gelişemiyor. Çünkü neden iklim, kuraklık. Bunlar verimliliği olumsuz etkileyen unsurlar” diyerek kuraklık sorununa dikkat çekti. Toroslar Belediyesinin düzenlediği Tarım Çalıştayının ikinci gününde ise atölye çalışmaları vardı. Atölye çalışması kapsamında 20 çalışma masası oluşturuldu. Her masada birer ziraat mühendisi ve çiftçiler, üreticiler, kooperatif temsilcileri yer aldı. Masalarda tarımın sorunları ortaya konuldu, çözüm önerileri tartışıldı ve notlar alındı. Bu masalardan çıkacak sonuçlar, Toroslar Belediyesinin tarımla ilgili çalışmalarında yol gösterici olacak.