DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

MIP yönetimine Tarife Tepkisi!

Mersin Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği, Mersin Liman İşletmesi (MIP) yönetiminin belirlediği yeni tarife düzenlemelerine sert tepki gösterdi. Dernek, MIP’nin açıkladığı yeni tarife düzenlemelerinin, deniz taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren firmalar için büyük bir mali yük oluşturacağını ve sektördeki rekabeti olumsuz etkileyeceğini belirtti.

Yayınlanma Tarihi : Google News
MIP yönetimine Tarife Tepkisi!

​​​​​​​Mersin Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği (Mersin VDA), Mersin Uluslararası Limanı (MIP) yönetiminin uyguladığı yeni tarife düzenlemelerine yönelik tepkisini dile getirdi. Dernek, özellikle konteyner elleçleme ücretlerindeki değişikliklerin ve TEU bazlı tarife sistemine geçişin, yerel ticareti olumsuz etkileyeceği ve maliyetleri artıracağı yönünde endişelerini dile getirdi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Mersin Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği Başkanı Murat Uçar, “Türkiye’de özelleştirilen ilk liman olan Mersin Limanı’nın işletme hakkı 11 Mayıs 2007 tarihinde yapılan ihaleyle 36 yıl süreyle MIP’ye devredilmiştir. Yapılan özelleştirme, limanın verimliliğinin artacağı, daha modern iş modellerine, yenilikçi teknolojilere ve daha yüksek hizmet standartlarına ulaşılacağı beklentisiyle kent kamuoyu tarafından desteklenmişti. Gerçekten de işletici kuruluş MIP yaptığı yatırımlarla limanın operasyonel verimliliğini ciddi oranda artırmış, önemli rekorlara imza atarak, 2020 yılında ülkemizde 2 milyon TEU barajını geçen ilk liman olmuş, 2021’de de 9 milyon ton iş hacmi ile konvansiyonel kargo rekoru kırmıştır.  Limanımızın her başarısı elbette tüm liman kullanıcılarını ve kent kamuoyunu gururlandırmaktadır” ifadelerini kullandı.

“İTİRAZLARIMIZ GÖRMEZDEN GELİNİYOR”

Liman özelleştirmelerinin ekonomik ve stratejik hedeflere ulaşmak için güçlü bir araç olsa da bu sürecin etkinliği ve sürdürülebilirliğinin, kamu denetimi ve paydaş katılımına bağlı olduğunun altını çizen Uçar, “Bu unsurların göz ardı edilmesi durumunda özelleştirme, hedeflenen faydaları sağlamaktan uzak bir hale gelebilir ve birtakım ekonomik sorunlara yol açabilir. Bugün Mersin’de yaşananlar sözü edilen bu duruma iyi bir örnek oluşturmaktadır. Mersin Limanı özelleştirildiği 2007 yılından itibaren sürekli olarak yük hacmini ve karlılığını artırmaktadır. Bununla birlikte hizmet tarifeleri Amerikan doları cinsinden olmasına rağmen, tarifelere sık sık fahiş artışlar yapılmakta, mevcut tarifelere yeni kalemler eklendiği görülmektedir. Sadece geçtiğimiz 2 yıla bakıldığında 1 Temmuz 2023’te, 1 Ocak 2024’te 13 Ocak 2024’te ve 1 Ekim 2024’te olmak üzere 4 kez, dolar cinsinden artış yapıldığı görülmektedir. Bu zam oranları, yerel işletmelerin operasyonlarını sürdürülebilir kılmaktan uzak, adeta cezalandırıcı niteliktedir.  1Temmuz 2023 tarihinde 26 TL olan doların 1 Ekim 2024 tarihinde 34 TL olduğu göz önünde bulundurulursa liman kullanıcıları açısından durumun vahameti daha net anlaşılacaktır.  Liman yönetimi bu konuda yapılan ciddi itirazları çoğunlukla görmezden gelmektedir. Bölge firmalarının karşı karşıya kaldıkları ekonomik yük, liman yönetiminin monopol gücüyle birleştiğinde daha da ağır bir hale gelmektedir” dedi.

MERSİN LİMANI’NA İLK MEGA GEMİ GELDİ PSA VE AKFEN HOLDİNG ORTAKLIĞIYLA İŞLETİLEN MERSİN ULUSLARARASI LİMANI’NDA GEÇEN YIL TAMAMLANAN 650 MİLYON TL TUTARINDAKİ DEV YATIRIMIN ARDINDAN, LİMANA İLK MEGA GEMİ DE GELDİ. 368 METRE UZUNLUĞUNDAKİ YM WORLD KONTEYNER GEMİSİ, EAST MED HUB TERMİNALİ’NDE AĞIRLANDI

“BAZI YÜKLER ÇEVRE LİMANLARA KAYIYOR”

Liman yönetiminin uyguladığı fiyat politikasının ve başına buyruk tutumunun bazı yüklerin çevre limanlara kaymasına neden olduğuna dikkat çeken Uçar, “Kimi liman kullanıcıları limanda dökme yüklerin üvey evlat muamelesi gördüğünü belirtirken, kimileri de sürekli olarak artan liman maliyetleri altında ezildiklerini ifade etmektedir. Bu durum iş ve gelir kaybına yol açmakta sonuç olarak kent ekonomisine zarar vermektedir.  Hatırlanacağı gibi 6 Şubat depremlerinin ardından İskenderun Limanı yükleri bölgemize kaymış, limanda gemi bekleme operasyon süreleri kabul edilebilir sınırları aşmıştı. Liman yönetimi o dönemde yaşanan sıkışıklığa çözüm olarak sunduğu daha evvel ücretsiz olarak kullanılan Yanaşma Penceresi Uygulamasını teu başına 30usd ilave ücret almaya başlamış depremin üzerinden uzun süre geçmesine rağmen teu başına ilave 30usd uygulaması geri çekilmemiş, uygulama kalıcı hale getirilmiştir. Liman yönetimi bu durumu ‘fırsat bu fırsat’ diyerek değerlendirmiş ve kriz anında bile ek gelir elde etmeye devam etmiştir. Tüm bunlara ek olarak bugün Mersin Liman Yönetiminin yeni bir düzenlemeyi hayata geçirdiği, 20 ft ve 40 ftlik konteynerler için farklı fiyatlar uygulayacağı ve TEU bazlı bir tarife getirecekleri öğrenilmiştir. Yapılan açıklamada 20’lik konteynerler için indirim uygulanacağı bildirilmektedir. Sanki liman bu uygulama ile Türkiye ticaretine olumlu destekte bulunduğu algısını yaratmaktadır. Kulağa hoş gibi gelen bu düzenlemenin arkasındaki realite şudur: Örneğin liman 20’ftlik dolu konteyner tahliye ücretinde 16,5usd indirim uygularken bölgemiz ihracatında daha sık kullanılan 40ft lik dolu konteynerin tahliyesine 33,5usd zam yapmıştır, Yine 20ft dolu konteynerin yükleme ücretinde 16,25usd indirim uygularken 40ft dolu konteynerin yükleme ücretine 28,75 dolar zam yapmıştır. Zamlar maalesef sadece bu kalemlerle de sınırlı değildir bu kalemler örnek olarak verilmiş olup neredeyse limanımıza 40 ft konteyner getirmeyin denmeye çalışılmıştır” diye konuştu.

“YEREL İŞLETMELERİN SESİ KISILIYOR”

Bunun yanı sıra MIP’den gelen bilgilendirmede nihai müşterilerin tarifeyi doğrudan ödemelerine olanak tanıyacaklarını da bildirildiğini kaydeden Uçar, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Dünyada ve Türkiye’de benzerini görmediğimiz bu uygulama, hatları ve acenteleri devreden çıkararak tüm süreçleri kendi bünyesinde yürütmek isteyen Liman Yönetiminin kazanma iştahının ve neredeyse kendisinden başkasına yaşam alanı tanımayan bir anlayışın tezahürüdür. Denizcilik ve lojistik sektörleri, son dönemde karşılaştıkları pek çok zorlukla mücadele etmektedir. Pandemi, Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin çatışmaları, uluslararası regülasyonların getirdiği katı kurallar ve Kızıldeniz’deki güvenlik riskleri nedeniyle değişen ticaret yolları ve benzeri sorunlar maliyetlerde çok ciddi artışlara neden olmuştur.  Bunun yanı sıra ülkemizdeki yüksek enflasyon, enerji ve ithalata bağımlı üretim koşulları göz önünde bulundurulduğunda, dış ticaret firmalarının zorlandığı açıktır. Böyle bir ortamda desteklenmeyi bekleyen yerel firmalar, tarifelere yapılan fahiş zamlar ve diğer limanlarda görülmeyen ve “ben yaptım oldu” anlayışıyla dayatılan tekelci uygulamalar nedeniyle mağdur olmakta ve rekabet güçlerini kaybetmektedir. Şikayetlerin dikkate alınmaması ve katılımcı bir çözüm sürecinin hayata geçirilmemesi, yerel işletmelerin sesini daha da kısmaktadır. Kısa vadeli finansal kazançları, toplumun ve ekonominin genel yararının önüne koyan bu anlayıştan vazgeçilmesi temel beklentimizdir.  Ticaretin devamlılığı ve sürdürülebilirliği açısından kritik bir noktada yer alan limanımızın, bölge ekonomisini güçlendirmek yerine zayıflatan bu politikaları benimsemesi hem yerel hem de ulusal ölçekte uzun vadeli riskler doğuracaktır. Bu nedenle liman yönetimine, denetleyici kurumlara ve liman kullanıcılarının hak ve menfaatlerini korumakla görevli sivil toplum kuruluşlarına kamusal sorumluluklarını hatırlatmayı borç biliriz.”

reklam