DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Hukuk olmadan ekonomi düzelmez!

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülen Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi hakkında söz alan DEVA Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, “Ekonomiyi düzeltmek için çok bir şey yapmanıza gerek yok, orada bir sistem kurarsınız, yürür ama ekonomiyi düzeltmek istiyorsanız hukuka, yargıya, adalet sistemine olan güveni tesis etmeniz lazım. Sayın Mehmet Şimşek geldi, herkes şöyle düşünüyordu: Ali Babacan’la aynı gelenekten geliyorlar, aynı tedbirleri alacaklar; hoş, bu alınan tedbirlerde fakir fukara, asgari ücretli, en alt gelir grubu yok, sosyal destek programları yok, devletin sosyal sorumluluğu yok ama makro anlamda finansal göstergelerle ilgili bazı tedbirler var. Ne oldu? 20 ay geçti, TÜİK verilerine göre enflasyon yükseldi, düşmedi; çünkü hukuka, adalete, yargıya güven yok” dedi.

Yayınlanma Tarihi : Google News
Hukuk olmadan ekonomi düzelmez!

 

Necdet TAŞ

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) görüşülen Türkiye Adalet Akademisi Kanunu Teklifi hakkında söz alan DEVA Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, “Bu kanun teklifi, darbe sonrası oluşturulan KHK düzenine karşı Anayasa Mahkemesinin aldığı nadir kararların sonuçlarında gündeme gelmiş oluyor. İnsanlar “KHK” deyince genel olarak, hakkında bırakınız bir davayı, soruşturma dahi açılmadan işine son verilmiş, SSK kaydı takip edilerek medeni ölüme mahkûm edilmiş ve bu yüke dayanamayarak intihar vakalarıyla gündeme gelmiş bir grup mağdur insanı hatırlıyor. Anayasa Mahkemesinin bu insanlar için de mi bir karar alması gerekiyor ki hiç olmazsa bir yargılama konusu olmamış veyahut da hakkında kesinleşmiş beraat kararı olan arkadaşlar vazifelerine iade edilsinler, 10 yıl sonra bunların mağduriyeti ortadan kaldırılsın. Bugün dünyanın en büyük havalimanlarına, dünyanın en büyük adalet saraylarına, dünyanın en uzun otobanlarına, dünyanın iki ayağı en yüksek açıklıkta ve yerden yükseklikte köprülerine sahibiz ama bütün bunları kendisi için yaptığımızı varsaydığımız vatandaşlarımız mutlu değil. Sadece uluslararası mutluluk endekslerinden değil aynı zamanda TÜİK’in de yürüttüğü mutluluk ve memnuniyet endekslerinden ve araştırmalarından da bunu okuyabiliyoruz. Peki, arkadaşlar, vatandaşımız mutlu değilse, vatandaşımız memnun değilse, vatandaşımız verdiği oyu bile kendi zihin dünyasındaki bir sıkışmışlıkla cebren veriyorsa biz bu binaları kimin için yaptık ve bu binaların içini yani Türkiye’nin, dünyanın, Avrupa’nın en büyük adalet saraylarının içini adaletle doldurabildik mi? Bugün niçin vatandaş iyi bir hukukçu aramıyor da yargıda, adliyede, Yargıtayda iş bitirecek, ilişkisi olan, teması olan, mümkünse iktidar ittifakına yakın avukat arıyor? Bunu avukat meslektaşlarımız hayatın her alanında her gün görüyorlar. Bu durum bile adalet sistemimizin içine düştüğü durumun hazin bir çıktısı değil midir?” diye sordu.

“HUKUKA, ADALETE, YARGIYA GÜVEN YOK”

“Adalet Bakanımız bazen uluslararası endekslerin bir eleştiri konusu yapılmasına karşı çıkıyor, “Biz, o endeksleri tanımıyoruz.” diyor. Bu, şuna benziyor: Faiz 8’den 50’ye çıkıncaya kadar Sayın Cumhurbaşkanının bundan haberi yoktu ama 50’den 47,5’a düşünce hemen faizi nasıl düşürdüğünü anlatmaya başladı. Ekonomi Bakanımız uluslararası kuruluşların verdiği puanlarla övünüyor, “Şu kuruluş yatırım iyileştirme notunu bunu yaptı.” diyor. “Bu kuruluş güven ortamının arttığını teyit etti.” diyor. O zaman niçin adalet alanındaki endeksleri kabul etmiyoruz?” diye soran Ekmen, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Peki, adalet alanında bizi 139 ülke arasında 117’nci gösteren, güveni yüzde 21’e teyit eden araştırmaları bir kenara bırakıyorum; o çok sevdiğimiz ifadeyle, sizinle “yerli ve millî” birkaç endeksi paylaşmak istiyorum: Mesela, Anayasa Mahkememizin kararları ışığında Türkiye’nin adalet karnesini arayalım desek, Anayasa Mahkemesinin incelemeye değer, kabule değer bulduğu dosyalarının yüzde 98,2’sinde bir hak ihlalini tespit ettiğini görüyoruz, yüzde 98,2. Bu 75 bin dosya üzerinden 2023 için konuşuldu ama geri kalan milyonlarca dosya sahibi diyor ki: “Eğer mevzuat izin verseydi, benim dosyamı da Anayasa Mahkemesi inceleseydi, vallahi ben de bu yüzde 98,2’nin içerisinde mağduriyeti tescil edilmiş vatandaşlardan birisi olurdum.” Yüzde 30’lara düşen adalete güven, adalet kurumlarına güvene ilişkin, karikatürize bir şekilde, geçen hafta bir araştırma kuruluşu, yüzde 1,4 oranında güven tespit etti. Vallahi ben inanmak istemedim ama şimdi bu konuşmayı hazırlarken baktım, yüzde 1,4 güven ile Anayasa Mahkemesinin incelemeye değer bulduğunda ihlal kararı verdiği 98,2 örtüşüyor; demek ki doğru, demek ki vatandaşın yüzde 98,2’si o büyük, avukatların giremediği, hâkim ve savcıların ayrı kapılardan girdiği, akla ziyan güvenlik tedbirlerinin uygulandığı mahkemelerde hakkını bulduğunu, hakkına kavuştuğunu düşünmüyor.  Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı. Arkadaşlar, ilk defa bu yıl yapıldı, başarı oranı yüzde 42. Tamamı AK Parti döneminde açılmış fakültelerden mezun çocuklar. Biliyorsunuz, her üniversiteye bir de hukuk fakültesi verildi. Niçin? Dört duvar, bir diplomayla fakülteyi açacak, bugünkü parayla yıllık 500-600 bin liraya üniversiteyi finanse edecek. Bu hukuk fakültelerine bu kadar ihtiyaç var mı? Bu çocuklar mezun olduğunda ne yapacak? Çocuklar artık infaz koruma memurluğu sınavlarına giriyor; bunun hesabını kitabını güden olmadı. Sonuç: Yüzde 58 net başarısızlık. Hani, 2010 referandumunda övünç duyulan yüzde 58 vardı ya, burada da utanç duyulan bir yüzde 58 var. Yüzde 58 net başarısızlık neyin ürünü? Seksen yıllık “Ce-Ha-Pe” zihniyetinin, 95 yıllık parlamenter sistemin mi ürünü, yoksa AK Parti’nin özene bezene tahrip ettiği, özene bezene pimini çekip patlattığı hukuk eğitim sisteminin mi bir ürünü? Türk yargı sisteminin bir parçası olan AİHM parametresine hiç girmeyeyim, orada da yüzde 37’lik bir Türkiye’nin başvuru şampiyonluğu var. Şimdi, Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan sürekli şunu ifade ediyor: Ekonomiyi düzeltmek için çok bir şey yapmanıza gerek yok, orada bir sistem kurarsınız, yürür ama ekonomiyi düzeltmek istiyorsanız hukuka, yargıya, adalet sistemine olan güveni tesis etmeniz lazım. Sayın Mehmet Şimşek geldi, herkes şöyle düşünüyordu: Ali Babacan’la aynı gelenekten geliyorlar, aynı tedbirleri alacaklar; hoş, bu alınan tedbirlerde fakir fukara, asgari ücretli, en alt gelir grubu yok, sosyal destek programları yok, devletin sosyal sorumluluğu yok ama makro anlamda finansal göstergelerle ilgili bazı tedbirler var. Ne oldu? 20 ay geçti, TÜİK verilerine göre enflasyon yükseldi, düşmedi; çünkü hukuka, adalete, yargıya güven yok.”

 

reklam